Menü

D Vitamini ve Önemi

D Vitamini ve Önemi

  D vitamini vücudumuzda kalsiyum-fosfor metabolizması ve iskelet sistemi üzerine etkileri olan bir vitamindir. Vücudumuzda da sentezlenebildiği için aslında bir hormondur ve her hücreyi etkiler. Güneş ışınlarının yardımıyla deride sentezlenirken, balık ve süt gibi gıdalarla da alınabilir.

D vitamininin başlıca fonksiyonu barsaklardan kalsiyum emilimini arttırmak, kemik gelişimi ve sertliğini sağlamaktır. Büyüme döneminde olan çocuklarda da kemiklerin boyuna uzamasını sağlar. İskelet sistemi üzerine olan etkilerinin yanı sıra bağışıklık sisteminin düzenlenmesi, otoimmün hastalıklar, kalp hastalıkları, diyabet, kronik hastalıklar ve kanser gibi birçok hastalık üzerine yararlı etkilerinin olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. İkiyüzden fazla geni etkileyerek birçok hastalık açısından koruyucu etkisi olduğu belirtilmektedir.

Vücudumuzda sentezlenen D vitamini yeterli midir? Nelere dikkat etmeliyiz?

  Uygun koşulların varlığında deride sentezlenen D vitamini ihtiyacımızın tamamını karşılayabilir. Ancak güneş ışınlarının cildimize ulaşmasını önleyen faktörler D vitamini sentezini etkiler. D vitamini gözle görülemeyen güneş ışınlarından ultraviyole B’nin yardımı ile deride sentezlenir.  Derimiz yeterli süre güneş ışınlarına maruz kaldığında ihtiyacımız olan D vitamini üretilebilir. Sentezlenme için güneş ışınlarının geliş süresi, ozon tabakasından geçtiği mesafe, mevsim, hava koşulları, cilt tipi, güneşlenme saati ve koruyucu krem kullanımı önemlidir.

  35 enlemi üzerinde bulunan ülkelerde ve kış aylarında güneş ışınları yeryüzüne ulaşırken daha fazla yol kat eder ve ozon içinde daha fazla kalır. Tüm bunlar ultraviyole B ışınlarının yeryüzüne ulaşmasını azaltır. Hava kirliliği de yine güneş ışınlarının kalitesini bozar. Sanıldığının aksine güneş ışınlarındaki ultraviyole B camdan geçemez. Bu nedenle pencere kenarında oturarak güneşlenmek ihtiyacımız olan D vitamini sentezini sağlamayacaktır. Güneş ışınlarında direkt olarak cilt teması gerekir. Yüksek rakımda yaşayanlar düşük rakımda yaşayanlara göre daha avantajlıdır.

Derimizin yapısı da D vitamini sentezinde önemlidir. Derimizde bulunan melanin pigmenti ultraviyole ışınlardan korunmada etkilidir. Bu nedenle esmer ve siyah tenlilerde olduğu gibi deride fazla melanin pigmenti olanlarda deriden ultraviyole geçişi az olacağından D vitamini sentezi yetersiz olur. Yeteri kadar güneşe çıksak bile güneş ışınlarının yetersiz geldiği ülkemizde, özellikle esmer tenliler D vitamini eksikliği yönünden risk altında olacaktır.

Güneşten koruyucu kremlerin kullanımı ultraviyole ışınlarının cilde ulaşmasını önlemektedir. 15 faktör ve üzeri kremler ciltten D vitamini sentezini yüzde 99 oranında azaltır. Uzun süre güneşle temasın cilt kanseri riskini arttırdığı da biliniyor. Bu nedenle güneşte birkaç dakika kaldıktan sonra koruyucu kremlerin kullanılması en uygun davranış olacaktır.

Kapalı alanlarda çalışma ve vakit geçirmenin artması nedeniyle güneş ışınlarına maruziyet daha da azalmakta ve D vitamini eksikliği sorunu giderek yaygınlaşmaktadır. Yüksek enlemlerde yaşayanlarda, özellikle de kış aylarında güneşlenme için en uygun saat 10:00-14:00 saatleri arasıdır. Bu saatlerde ultraviyole B potansiyeli daha yüksektir. Açık tenli bir kişinin haftada 2-3 kez eller, kollar ve yüz açıkken öğle saatlerinde 10 dakika kadar güneşlenmesi yeterliyken esmer kişiler için bu süre daha fazladır.

  Sonuç olarak 36-42. Enlemler arasında yer alan ülkemizde kış aylarında D vitamininin besinlerden alınması ve gerektiğinde desteklenmesi önem kazanmaktadır.

D vitamininin eksikliğinde ya da fazlalığında hangi belirti ve bulgular olabilir? Hangi hastalıklarla ilişkilidir?

  D vitamini eksikliği çocuklarda Raşitizm’e neden olur. Raşitizmin tanımlanması yüz yıllar öncesine dayansa da D vitamini ile olan ilişkisi son yüzyılda ortaya konmuştur. Son 10 yılda ise D vitamininin birçok hastalıktan koruyucu rolü olduğundan sıkça bahsedilmektedir. Raşitizmde sertleşemeyen kemiklerin zamanla eğildiği, el bileklerinde genişleme olduğu ve uzun kemiklerde boyuna uzamanın olmadığı görülür. Kan kalsiyum düşüklüğüne bağlı da ellerde kasılmalar olur, bazen havaleye neden olabilir. Huzursuzluk, diş çıkmasında ve yürümede gecikme, kalp ritim bozuklukları gibi bulgular görülebilir. Erişkinlerde ise Osteomalazi olarak adlandırdığımız kemik yapısında bozulma ile seyreden hastalıklara neden olmaktadır. Kas güçsüzlüğü, kas ve kemik ağrıları, iskelet deformiteleri, diş sağlığı bozuklukları önemli belirti ve bulgularıdır.

  D vitamini fazlalığı nadir görülür. Genellikle D vitamininin dışarıdan fazla alınması ile ortaya çıkar. D vitamini depolanabilen bir hormon olduğu için fazla alımında vücuttan hemen atılamaz. Kan kalsiyumunda yükselmeye bağlı olarak böbreklerde kalsiyum birikimi ve taş oluşumuna neden olabilir. Kabızlık, kalp ritim bozuklukları görülebilir.

Günlük D vitamini ihtiyacı ne kadardır?

Endokrin Cemiyeti’nin 2011 yılında yayınladığı rehberde, normal koşullarda günlük D vitamini ihtiyacı yaşamın ilk bir yılında 400 IU, daha sonra 600 IU, ileri yaşlarda ise 800 IU olarak önerilmektedir. D vitamini eksikliği açısından riskli olanlarda ise ihtiyaç 2-3 kat artar. Gebelik ve emzirme döneminde yine normal koşullarda 600 IU yeterli olurken risk varlığında bu ihtiyaç 2-3 kat artar. Tolere edilebilen doz erişkinlerde ihtiyacın 10 katına kadar çıkmaktadır.

D vitamini hangi besinlerde bulunur?

  Balık, süt ve süt ürünleri, yumurta, tereyağı, yulaf, D vitamini yönünden zenginleştirilmiş gıdalar önemli besinsel kaynaklardır. Özellikle Morina balığı, somon, uskumru, ton balığı, sardalya gibi balıklar D vitamini yönünden zengindir. 100 gr somon 360 IU, 100 gr Uskumru 345 IU, 100 gr ton balığı 200 IU D vitamini içermektedir. Bir bütün yumurta 20 IU, D vitamini takviyeli bir bardak süt 100 IU, 200 gr yoğurt 100 IU, bir kâse tahıl gevreği 40 IU, 100 gr taze mantar 100 IU D vitamini içerir Sadece belenme ile D vitamini ihtiyacının karşılanması çok zordur.

D vitamini düzeyi kaç olmalıdır? Ne sıklıkta bakmak gerekir?

D vitamini düzeyi 20 ng/ml’nin altında ise eksiklik, 20-29 ng/ml arasında ise yetersizlik vardır. Bu nedenle D vitamini düzeyinin 30 ng/ml’nin üzerinde olması gerekir. Üst sınır olarak farklı görüşler olsa da 100 ng/ml genel kabul görmektedir.

D vitamini düzeyi için laboratuvarda ‘25-OH D vitamini’ düzeyi ölçülür.  Daha önce hiç D vitamini düzeyi baktırmamış olanlar en kısa zamanda D vitamini durumlarını öğrenmek için düzey baktırabilir. Daha önce baktırmış olanlar kış aylarına girmeden, sonbaharın son aylarında D vitamini düzeyi baktırabilir.

D vitamini desteği gerekli midir? Hangi dozda almak gerekir?

Ülkemizde kış aylarında cildimizden D vitamini sentezi mümkün olmayacağından ve diyetle günlük ihtiyacın tam olarak karşılanması zor olacağından her yılın Ekim-Kasım aylarından başlayarak ilkbahar başına kadar D vitamini takviyesi alınması önerilir. Yaz aylarında yeteri kadar güneşlenmeyen ve uygun beslenmeyenlerde yaz aylarında da D vitamini takviyesi gerekir.

Çocuklarda günlük D vitamini desteği 600-1000 IU, erişkinlerde 1000-2000 IU şeklinde kullanılabilir. Günlük destek kişiye göre değişebilir. 25-OH D vitamini düzeyi kontrollerine göre düzey 30 ng/ml’nin üzerinde tutulmaya çalışılır. Bunu sağlamak için gerekirse günlük alınan destek miktarı artabilir.

D vitamini düzeyi çok düşük olan, Raşitizm ve Osteomalazi bulguları taşıyanlarda tedavi dozunda D vitamini almak gerekir. Bunun için doktorunuza başvurmanız doğru olacaktır.

Ata Yıldırım

©2022 Galenos Farma. All rights reserved.
Bu site Comwize E-Ticaret Yazılımı ERP'si ile hazırlanmıştır.